Bugün 5 Aralık 1934, Kadınların milletvekilliği seçimlerinde seçme ve seçilme hakları ile ilgili yasanın yürürlüğe girdiği gün.

Bugünden baktığımızda;

85 yıl önce elde ettiğimiz bu hakları nasıl kullandık?

Bu süreçte kadınlar yönetimlerde, karar verme yetkisi olan konumlarda yer alabildiler mi?

Kadınlar bu haklarından doğan güçlerini kullanarak yaşamsal, toplumsal sorunlarını çözebildiler mi?

Sizce?

Dün sosyal medya Ordu' da sanat öğrencisi Ceren'in cinayete kurban gittiği haberleriyle doluydu. Bir başka haberde kasım ayında 39 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü yazıldı. Taciz, tecavüz, işkenceler bunların dışında.

Bunları yazarken bileğime bağladığım kırmızı kurdele ilişti gözüme. 12 yaş ve üzeri kızlarımızın tecavüzcüleriyle evlendirilmelerinin yasalaşmasına tepkimizdi bu kırmızı kurdele.

Yaşadığımız yüzyılda bunları aşamamanın, kadının insan olarak değerine katkı sunmayı başaramamanın ağırlığıyla diyorum ki, biz haklarımızı kullanmayı başaramadık, bunun için de yeterli ve gerekli çalışmalar yapmadık.

 "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" düşüncesi bencilliğin çok ötesinde bir duruştur ve biz bugün genel olarak böyleyiz.

Bugün, 85 yıl önce kazanılan seçme ve seçilme hakkının sevinçlerinden çok düş kırıklıklarını ve acılarını yaşıyorsak bu süreci sorgulamalıyız.

Yaşlısı-genci, okumuşu-okumamışı, yoksulu-varsılı, köylüsü-kentlisi tüm kadınlar kol kola girmeyi başardığımızda, dayanışmayı sürdürebildiğimizde, acılarımızı, düş kırıklıklarımızı sevince dönüştürdüğümüzde başarmış olacağız.

Ve işte o zaman örgütlü gücümüze güvenerek;

En güzel türkülerimizi en güzel şarkılarımızı en yüksek sesimizle hep birlikte söyleyeceğiz.

                                                                                                                                                                                                                                                              GÜNSEL SOLAK